SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

HATEM BAHSİ

<< 4214 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحِيمِ بْنُ مُطَرِّفٍ الرُّوَاسِيُّ حَدَّثَنَا عِيسَى عَنْ سَعِيدٍ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ قَالَ أَرَادَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنْ يَكْتُبَ إِلَى بَعْضِ الْأَعَاجِمِ فَقِيلَ لَهُ إِنَّهُمْ لَا يَقْرَءُونَ كِتَابًا إِلَّا بِخَاتَمٍ فَاتَّخَذَ خَاتَمًا مِنْ فِضَّةٍ وَنَقَشَ فِيهِ مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللَّهِ

 

Enes b. Malik (r.a) şöyle demiştir: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bazı yabancılara mektup yazmak istedi. Kendisine, "Onlar mühürsüz mektubu okumazlar" denildi, bunun üzerine gümüşten yüzük bir mühür edindi. Ve ona (Muhammedün Rasûlullah) Muhammed Allah'ın Resulu'dür" cümlesini kazıttı.

 

 

İzah:

Buhari, Libas; Müslim, Libas; Tirmizî, İstizan

 

Hadisin Buharî'deki bir rivayetinde Hz. Nebi (s aym yabancılardan bazılarına mektup yaz­mak istediği, diğer bir rivayetinde de Romalılara mektup yazmak istediği ifâde edilmektedir. Buharî'deki başka bir rivayette "Muhammedün Resûlullah" cümlesinin üç satır halinde nakşedilmiş olduğu her satırda bir kelimenin yer aldığı ifade edilmektedir. Aynı hâdîs'in Sahîh-i Müslim'de üç rivayeti vardır. Bunlardan birisinde Efendimiz'in Acem'e diğer biri­sinde de Kisrâ, Kaysar ve Necâşi'ye mektup yazmak istediği belirtilmek­tedir. Ayrıca bazı rivayetlerde Hz. Enes sonunda "sanki onun beyazlığını görür gibiyim" demektedir.

 

Ebû Davud'un rivâyetindeki "Eacim" kelimesinin "yabancılar diye terceme edilmesi, bu rivayetlerin hepsine şamil olur kanaatindeyiz.

 

"Yüzük" diye terceme ettiğimiz kelimesini, hâtem şeklinde de, hatim şeklinde okumak mümkündür. Kamûs'ta bu

 

kelimenin yedi lügati olduğu ifade edilmekte ve bunlar teker teker sa­yılmaktadır. Biz, o lûgatlarin hepsini buraya aktarmaya lüzum görmedik.

 

Hâtem veya Hâtîm: Mühür, yüzük, bir şeyin sonu, bir milletin veya grubun sonuncusu, atın ayağındaki hafif sakarlık, kısrağın memelerinden karnına doğru olan kısım manalarına gelmektedir. Rasûlullah (s.a.v.)'in mührü, yüzüğünün kaşına nakşedilmiş olduğu için, bu bâbdaki mühür ke­limesi, aynı zamanda yüzük mânâsını da içine almaktadır.

 

Hâdîs-i şerifte, Rasûlullah (s.a.v.)'in bazı yabancılara mektup yazmak istediği bildirilmektedir. Bunlardan maksat, yabancıların liderleridir. Ya­ni Roma İmparatoru, İran kisrası ve Habeş necaşisi'dir.

 

Hz. Nebi (s.a.v.)'in mektup yazmasından maksat, mektup yazdırmasıdır. Bu söz şekline mecaz denilir. İşin yapılmasını emreden, yaptıran kişi; onu bizzat yapmış gibi ifâde edilir. Meselâ, Süleymaniye Camii’ni Sultan Süleyman yaptı, denilir. Halbuki camiyi o yapmamış yaptırtmıştır. İşte bu anlatım şekli mecazdır, Karine de örftür. Bu izaha göre, Hz. Pey­gamber (s.a.v.)'in yazı yazmayışına delâlet eden haberlerle, bu hadis arasın­da bir çelişkinin olmadığı görülür. Ayrıca Rasûlullah'in önceleri yazı yaz­mayı bilmezken daha sonra öğrenmiş olması da muhtemeldir.

 

Metinde görüldüğü üzere Sahâbîler, Efendimiz'e yabancıların mühür­süz mektuplara itibar etmediklerini söylemişler, O da kaşı üzerinde "Mu­hammedün Rasûlullah" Muhammed Allah'ın rasûlüdür, ibaresi bulunan gümüşten bir yüzük yaptırmıştır. Yabancıların mühürsüz mektuplara iti­bar etmeyiş sebepleri, mühürün mektubu yazana delâlet etmesi, mektuba başkaları tarafından bir takım ilâvelerin yapılmasını engellemesi ve mek­tuba ciddiyet kazandırmasıdır.

 

Hâdis-i şerif yüzük takmanın caiz olduğuna delâlet etmektedir. Bu ko­nudaki fıkhı hükümlere babın son hadisinin izahı esnasında temas edile­cektir.